İçinden “İç Güvenlik Paketi” Geçen Kabus Senaryosu

Hukuk hocaları bazen sınav sorularını kurgu vakalara dayandırırlar. Öğrencilerden, somut bir olayda hangi hukuk yollarına başvuracaklarını bulmalarını isterler. Bu yazıda benzer bir yöntemi halen Meclis’te bulunan İç Güvenlik Yasa Paketi1Bu Tasarı İçişleri Komisyonu’ndan geçti, önümüzdeki haftalarda Genel Kurul’da görüşülecek. ve yeni internet düzenlemesinin2Konya milletvekili tarafından verilen Kanun Teklifi henüz Komisyonda görüşülüyor. ne kadar korkunç sonuçlara yol açacağını göstermek için kullanacağım. Gerek mevcut İç Güvenlik Yasa Tasarısı ile ilgili, gerekse daha önce hazırlanan baskıcı diğer düzenlemelerle ilgili insan hakları örgütlerinin deklarasyon niteliğinde, bazı akademisyenlerin ise teknik nitelikte değerlendirmeleri oldu. Bugüne kadar benzer çalışmaları ben de yaptım. Bununla birlikte, bu kez durum her zamankinden daha vahim gözüküyor. Bunun için teknik hukuk bilgisinin herkes tarafından anlaşılabilir hale getirilmesi çok önemli. Bunun da ancak kurgu bir vakayla mümkün olduğunu düşünüyorum.

Okurken içiniz sıkılır, bunalıma girerseniz, bu yazı amacına ulaşmış demektir. Yok, “Amaan bu da her zamanki değişikliklerden biri işte” derseniz, ben derdimi anlatamamışım demektir. Bu halde de iki üç ay sonra bu değişikliklere dayalı olarak yürütülen soruşturmaları gördüğünüzde, “Aaaa gerçekten doğruymuş, abartmamış” dersiniz ama çok geç olur, şimdiden söylemeliyim.

Kazım ve diğerlerinin kabus senaryosu

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencisi Kazım, 25.4.2015 günü Kampüsten çıktığı sırada bir arkadaşından telefon alır. Telefonda arkadaşı Feyza, Kazım’a Ali İsmail Korkmaz davasında verilen kararı protesto etmek üzere Güven Park’ta toplanacaklarını söyler. Cebeci’den Kızılay’a yürüyen Kazım, Twitter’da gördüğü “katiller hesap verecek” başlıklı hashtage, “19.00’da herkes Güven Park’a” yazar. Kazım’ın Twitter hesabı aynı gece diğer 300 hesapla beraber İçişleri Bakanı’nın talebi üzerine kapatılır.3Kerim Özkul tarafından verilen 19.1.2015 günlü Kanun teklifi yasalaştığı takdirde, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı, kamu düzenini bozacağına Bakan tarafından karar verilen içeriğin 4 saat içerisinde erişiminin engellenmesine karar verebilecektir. Amacın bu tür örgütlenme mesajlarının önüne geçmek olduğu açıktır.

Kazım, Feyza ve Emrah diğer arkadaşları ile Güven Park’ta toplanır. 500-600 kadar üniversite öğrencisi “Katil Devlet hesap verecek”, “Hırsızlar” şeklinde sloganlar atar. Slogan atan grubun içerisinde bazı göstericilerin elinde meşale de bulunmaktadır. Emrah da meşale taşıyan göstericilerden biridir. Kolluk Amiri Salih, göstericilere gaz ve boyalı su sıkılması4Bugüne kadar yasada yeri yokken kullanılan boyalı su, İç Güvenlik Yasa Paketi’nin 4. maddesi uyarınca yasal hale de gelmektedir. için talimat verir. Üzerlerine gelen gazdan korunmak için Kazım, Emrah ve Feyza kaşkol ve berelerle yüzlerini kapatır. Gaz sıkılmasından sonra tekrar toplanan grubu toplaması için Salih, polise talimat verir. Kaçmaya başlayan grup içerisinde, Kazım dahil bir grup yerden aldıkları taşları polise doğru fırlatır. Emrah ise elindeki meşaleyi fırlatarak kaçar. Emrah’ın meşaleyi fırlattığını gören polis memuru Ahmet silahını çeker ve Emrah’ı iki bacağından vurur. Emrah bu yaralanma sonrasında sakat kalır.

Polis; Kazım ve Feyza’yı gözaltına alır. Kolluk Amiri Salih, kolluğa gözaltına alınanları iki gün boyunca tutmalarını, savcılığa sevk edip etmemeye kendisinin karar vereceğini söyler.5İç Güvenlik Paketinin 13. maddesiyle CMK’nin 91. maddesi değişiyor. Buna göre “Suçüstü halleriyle sınırlı olmak kaydıyla; kişi hakkında aşağıdaki bentlerde belirtilen suçlarda mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirleri tarafından yirmi dört saate kadar, şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlarda kırk sekiz saate kadar gözaltına alınma kararı verilebilir.” Daha sonra da “Arkadaşları biraz hırpalayabilirsiniz ama iz falan bırakırsanız bozuşuruz” der.  Üç arkadaş 30 saat boyunca gözaltında tutulur, bu süre zarfından saatlerce hakarete uğrarlar, tuvalete çıkmalarına izin verilmez. Kazım, -2 derecede tutulduğu yerde tuvaletini tutamaz ve altına yapar. Bu süre zarfında, çocuklar ailelerini arayamaz, avukatlarına da ulaşamaz.6Her ne kadar hükmün son cümlesi “Bu fıkra kapsamında kolluk tarafından gözaltına alınan kişiler hakkında da gözaltına ilişkin hükümler uygulanır” şeklindeyse de savcılık kararıyla 48 saat içinde serbest bırakılacak kişilerin kolluk tarafından tutulurken hekim önüne çıkarılıp çıkarılmayacağı, avukat hakkından yararlanıp yararlanmayacağı, yakınlarına bildirimde bulunup bulunulmayacağı belirsizdir. 30 saat sonunda, Salih durumu Savcılığa bildirdiğini, olayların sona erdiğini artık göstericileri tutmanın bir gereği olmadığına karar verdiğini belirterek, “Bırakın gitsin soysuzlar” der, iki arkadaş serbest bırakılır.

Feyza ve Kazım cesaretlerini toplar ve olayı anlatmak üzere Türkiye İnsan Hakları Vakfı’na (TİHV) başvurur. TİHV yetkilileri, şikayetleri dinledikten sonra konu hakkında bilgi vermesi için Ankara Valiliği’ne başvurur. Başvuruyu alan Valilik, durumu değerlendirir ve gecikmesinde sakınca bulunduğu gerekçesiyle Kazım, Emrah ve Feyza hakkında inceleme başlatır, yargılanmaları için delil toplar.7İç Güvenlik Paketi’nin 15. maddesiyle 5442 sayılı İl İdare Kanunu’nun 11. maddesine yeni bir hüküm eklenmektedir. Buna göre “Vali, lüzumu halinde, kolluk amir ve memurlarına suçun aydınlatılması ve suç faillerinin bulunması için gereken acele tedbirlerin alınması hususunda doğrudan emirler verebilir. Kolluk bu emirleri mevzuatta belirlenen usule uygun olarak yerine getirir.” Valinin delil toplanması sırasında görevlendirdiği polisler, Kolluk Amiri Salih’in astı, suçlanan polis memurlarının da arkadaşıdır. Delil toplanırken, Kazım’ın anılan gün Yasaya aykırı olarak insanları Güven Park’a çağıran bir tweet attığı da tespit edilir ve soruşturma dosyasına eklenir. Toplanan deliller sonunda Emrah, Feyza ve Kazım’ın 2911 sayılı Yasanın 33. maddesi ve Terörle Mücadele Yasası’nın 7. maddesini ihlal ettikleri iddiası ile haklarında dava açılır.

Buna göre, haklarında;

  1. Olaylar sırasında yüzlerini kapattıkları ve gösteri bir terör örgütünün propagandasına dönüştürülen nitelikte görüldüğü için üç yıldan beş yıla;8Paketin 8. maddesiyle, 2911 Sayılı Yasanın 33. maddesi değiştirilmektedir. Buna göre,” kimliklerini gizlemek amacıyla yüzlerini tamamen veya kısmen bez vesair unsurlarla örterek katılanlar iki yıl altı aydan dört yıla kadar” hapis cezası alacaktır. Ancak daha ağır bir düzenleme TMK 7. maddeye getirilmektedir. Buna göre “Terör örgütünün propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde, kimliklerini gizlemek amacıyla yüzünü tamamen veya kısmen kapatanlar üç yıldan beş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Bu suçu işleyenlerin cebir ve şiddete başvurmaları ya da her türlü silah, molotof ve benzeri patlayıcı, yakıcı ya da yaralayıcı maddeler bulundurmaları veya kullanmaları halinde verilecek cezanın alt sınırı dört yıldan az olamaz.”
  2. “Katil Devlet hesap verecek”, “Hırsızlar” şeklinde slogan atarak Devletin kurumlarına ve hükümete hakaret ettikleri gerekçesiyle altı aydan üç yıla kadar hapisle cezalandırılmaları;9Paketin 8. maddesine göre 2911 sayılı Yasanın 33. maddesinin 1. fıkrasının b bendi şu ifadeleri içermektedir: “…kanunların suç saydığı nitelik taşıyan afiş, pankart, döviz, resim, levha, araç ve gereçler taşıyarak veya bu nitelikte sloganlar söyleyerek veya ses cihazları ile yayınlayarak katılanlar altı aydan üç yıla kadar” cezalandırılır. Suçun niteliği belirli olmadığı için kamu görevlisine, emniyet teşkilatına vs. hakaret de bu kapsamda görülebilir.
  3. Kazım’ın, kaçarken taş attığı için ayrıca iki yıl altı aydan dört yıla,10Paketin 8. maddesiyle getirilen düzenlemeye göre sadece taş taşıyor olmak bile 4 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmak için yeterli olacaktır.
  4. Emrah’ın, meşale taşıdığı11Paketin 10. maddesiyle değişen TMK’nin 7. maddesine göre “Bu suçu işleyenlerin cebir ve şiddete başvurmaları ya da her türlü silah, molotof ve benzeri patlayıcı, yakıcı ya da yaralayıcı maddeler bulundurmaları veya kullanmaları halinde verilecek cezanın alt sınırı dört yıldan az olamaz.” için en az dört yıl olmak üzere hapis cezasına çarptırılmaları talep edilir.

Her üç öğrenci de çıkarıldıkları sulh ceza hakimi tarafından Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Yasası’nın 33. maddesini ihlal ettikleri12CMK’nin tutuklamaya ilişkin 100. maddesindeki katalog suçlara, İç Güvenlik Paketi’nin 14. maddesiyle 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33 üncü maddesinde sayılan suçlar ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen suçlar eklenmiştir. Böylece muhtemelen toplantılara katılan binlerce insanın tutuklanmasının yolu açılmıştır. için derhal tutuklanırlar.

Emrah’ı vuran polis, yeni düzenleme gereği zorunlu olarak silah kullandığını belirttiği için hakkında takipsizlik kararı verilir.13Paketin 4. maddesi 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 16. maddesinin 7. fıkrasına yeni bir bent eklemektedir. Buna göre: “d) Kendisine veya başkalarına, işyerlerine, konutlara, kamu binalarına, okullara, yurtlara, ibadethanelere, araçlara ve kişilerin tek tek veya toplu halde bulunduğu açık veya kapalı alanlara molotof, patlayıcı, yanıcı, yakıcı, boğucu, yaralayıcı ve benzeri silahlarla saldıran veya saldırıya teşebbüs edenlere karşı, saldırıyı etkisiz kılmak amacıyla ve etkisiz kılacak ölçüde,” Göstericilere tutuldukları 30 saat boyunca kötü muamelede bulunduğu iddia edilen Polis Amiri Salih ve memurlar Ahmet, Metin ve Feyyaz hakkında ise delil yetersizliği nedeniyle takipsizlik kararı verilir. Polis Amiri Salih’in kendisine verilen yetki dahilinde gözaltı kararı aldığı belirtilerek14Bkz. yukarıda dipnot 4. ilgililer hakkında hiçbir idari işlem de yapılmaz.

Üniversite idaresi; Emrah, Feyza ve Kazım hakkında kararlar kesinleşince yüksek öğretim kurumundan çıkarılmaları için soruşturma başlatır.15Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliğinin 9. maddesinin 1. fıkrasının a bendine göre “Mahkeme kararıyla kesinleşmiş olmak kaydıyla, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, böyle bir örgütü yönetmek veya bu amaçla kurulan örgüte üye olmak, üye olmamakla birlikte örgüt adına faaliyette bulunmak veya yardım etmek” okuldan atılma sebebidir. Tüm öğrenciler, hapiste bulundukları sırada okuldan atılırlar.

Bu hazin hikayenin mağdurları, tıpkı yıllar önce Meclis’te pankart açan ağabey ve ablaları gibi yıllarca hapiste yatar, okuldan atılıp, işsiz kalır, gördükleri kötü muamele cezasız kaldığı gibi biri aldığı kurşun yaraları nedeniyle sakat kalır.

Bu Tasarı Meclisten geçtiğinde, Anayasa’nın 34. maddesi yürürlükten kalkmış olacak. Ama dahası bir sürü genç insanın hayatı bu tasarının yasalaşması ile kararacak. Umarım oy kullanacak olan, bir şekilde bu hazin senaryonun ne kadar gerçek olduğunu fark ederler. (KA/EKN)

  • 1
    Bu Tasarı İçişleri Komisyonu’ndan geçti, önümüzdeki haftalarda Genel Kurul’da görüşülecek.
  • 2
    Konya milletvekili tarafından verilen Kanun Teklifi henüz Komisyonda görüşülüyor.
  • 3
    Kerim Özkul tarafından verilen 19.1.2015 günlü Kanun teklifi yasalaştığı takdirde, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı, kamu düzenini bozacağına Bakan tarafından karar verilen içeriğin 4 saat içerisinde erişiminin engellenmesine karar verebilecektir. Amacın bu tür örgütlenme mesajlarının önüne geçmek olduğu açıktır.
  • 4
    Bugüne kadar yasada yeri yokken kullanılan boyalı su, İç Güvenlik Yasa Paketi’nin 4. maddesi uyarınca yasal hale de gelmektedir.
  • 5
    İç Güvenlik Paketinin 13. maddesiyle CMK’nin 91. maddesi değişiyor. Buna göre “Suçüstü halleriyle sınırlı olmak kaydıyla; kişi hakkında aşağıdaki bentlerde belirtilen suçlarda mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirleri tarafından yirmi dört saate kadar, şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlarda kırk sekiz saate kadar gözaltına alınma kararı verilebilir.”
  • 6
    Her ne kadar hükmün son cümlesi “Bu fıkra kapsamında kolluk tarafından gözaltına alınan kişiler hakkında da gözaltına ilişkin hükümler uygulanır” şeklindeyse de savcılık kararıyla 48 saat içinde serbest bırakılacak kişilerin kolluk tarafından tutulurken hekim önüne çıkarılıp çıkarılmayacağı, avukat hakkından yararlanıp yararlanmayacağı, yakınlarına bildirimde bulunup bulunulmayacağı belirsizdir.
  • 7
    İç Güvenlik Paketi’nin 15. maddesiyle 5442 sayılı İl İdare Kanunu’nun 11. maddesine yeni bir hüküm eklenmektedir. Buna göre “Vali, lüzumu halinde, kolluk amir ve memurlarına suçun aydınlatılması ve suç faillerinin bulunması için gereken acele tedbirlerin alınması hususunda doğrudan emirler verebilir. Kolluk bu emirleri mevzuatta belirlenen usule uygun olarak yerine getirir.”
  • 8
    Paketin 8. maddesiyle, 2911 Sayılı Yasanın 33. maddesi değiştirilmektedir. Buna göre,” kimliklerini gizlemek amacıyla yüzlerini tamamen veya kısmen bez vesair unsurlarla örterek katılanlar iki yıl altı aydan dört yıla kadar” hapis cezası alacaktır. Ancak daha ağır bir düzenleme TMK 7. maddeye getirilmektedir. Buna göre “Terör örgütünün propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde, kimliklerini gizlemek amacıyla yüzünü tamamen veya kısmen kapatanlar üç yıldan beş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Bu suçu işleyenlerin cebir ve şiddete başvurmaları ya da her türlü silah, molotof ve benzeri patlayıcı, yakıcı ya da yaralayıcı maddeler bulundurmaları veya kullanmaları halinde verilecek cezanın alt sınırı dört yıldan az olamaz.”
  • 9
    Paketin 8. maddesine göre 2911 sayılı Yasanın 33. maddesinin 1. fıkrasının b bendi şu ifadeleri içermektedir: “…kanunların suç saydığı nitelik taşıyan afiş, pankart, döviz, resim, levha, araç ve gereçler taşıyarak veya bu nitelikte sloganlar söyleyerek veya ses cihazları ile yayınlayarak katılanlar altı aydan üç yıla kadar” cezalandırılır. Suçun niteliği belirli olmadığı için kamu görevlisine, emniyet teşkilatına vs. hakaret de bu kapsamda görülebilir.
  • 10
    Paketin 8. maddesiyle getirilen düzenlemeye göre sadece taş taşıyor olmak bile 4 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmak için yeterli olacaktır.
  • 11
    Paketin 10. maddesiyle değişen TMK’nin 7. maddesine göre “Bu suçu işleyenlerin cebir ve şiddete başvurmaları ya da her türlü silah, molotof ve benzeri patlayıcı, yakıcı ya da yaralayıcı maddeler bulundurmaları veya kullanmaları halinde verilecek cezanın alt sınırı dört yıldan az olamaz.”
  • 12
    CMK’nin tutuklamaya ilişkin 100. maddesindeki katalog suçlara, İç Güvenlik Paketi’nin 14. maddesiyle 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33 üncü maddesinde sayılan suçlar ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen suçlar eklenmiştir. Böylece muhtemelen toplantılara katılan binlerce insanın tutuklanmasının yolu açılmıştır.
  • 13
    Paketin 4. maddesi 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 16. maddesinin 7. fıkrasına yeni bir bent eklemektedir. Buna göre: “d) Kendisine veya başkalarına, işyerlerine, konutlara, kamu binalarına, okullara, yurtlara, ibadethanelere, araçlara ve kişilerin tek tek veya toplu halde bulunduğu açık veya kapalı alanlara molotof, patlayıcı, yanıcı, yakıcı, boğucu, yaralayıcı ve benzeri silahlarla saldıran veya saldırıya teşebbüs edenlere karşı, saldırıyı etkisiz kılmak amacıyla ve etkisiz kılacak ölçüde,”
  • 14
    Bkz. yukarıda dipnot 4.
  • 15
    Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliğinin 9. maddesinin 1. fıkrasının a bendine göre “Mahkeme kararıyla kesinleşmiş olmak kaydıyla, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, böyle bir örgütü yönetmek veya bu amaçla kurulan örgüte üye olmak, üye olmamakla birlikte örgüt adına faaliyette bulunmak veya yardım etmek” okuldan atılma sebebidir.